BUNDLE

İnsan Beynini Kopyalamak ve Ölümsüzlüğe Ulaşmak Mümkün mü?

PAYLAŞ:

FOTOĞRAF: NEWSWEEK

İnsan Beynini Kopyalamak ve Ölümsüzlüğe Ulaşmak Mümkün mü?

Her insan beyni 86 milyar nörondan oluşan benzersiz ve karmaşık bir modele sahip. Bilim eğer beynin nöron sistemini haritalandırabilirse ölümsüzlük yolunda önemli bir adım atmış olacağız.

İnsanlık ölüm ve yaşam arasındaki temel bağlantıyı binlerce yıldır anlamaya çalışıyor. Beynimizin bilinç konusundaki rolüne ilişkin bilgilerimiz geliştikçe ve teknoloji de kalbi ve akciğerleri çalıştırmak için makineler kullanarak yaşam desteği sağlamayı mümkün kıldıkça ölüm ve sonsuz yaşam konusundaki fikirlerimiz değişmeye başladı. Bugün, yaşamı ve ölümü beyin aktivitesinin varlığı veya yokluğuyla tanımlıyoruz. Bu son derece mantıklı, çünkü diğer organlarımızın aksine beynimiz sadece hayatta olmamızı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda benzersiz kimlik niteliklerimizi, hafızamızı ve dünyadaki öznel deneyimlerimizi taşıyor.

Bireysel deneyimler yaratan beyinlerimiz hakkında ne biliyoruz?
Doğumdan sonra, bir kişinin beyin yapısı büyük ölçüde rahimde geçirdiği süreçle ve her birimizin sahip olduğu benzersiz genetik kodlarla belirlenir. Yaşlandıkça ise yaşadığımız deneyimler beynin sinirsel bağlantılarında benzersiz değişiklikler yaşanmasına neden olur. Kişi yaşlandıkça ve yeni şeyler öğrendikçe yepyeni sinirsel bağlantılar oluşturur. Beyinleri doğduklarında çarpıcı bir şekilde benzer olan ikizler bile büyüdükçe, farklı şeyler öğrendikçe ve dünyayı deneyimledikçe, beyinleri giderek daha fazla benzersiz hâle gelir.

Bu süreç hafıza dediğimiz şeyi yaratır. Bisiklete binmek, bir kelimeyi söylemeyi öğrenmek ve hatta yürümek için gereken temel hareketler bile hafıza gerektirir. İnanılmaz bir şekilde, hem kalp hem de beyin aktivitesinin yokluğunun işaret ettiği saatler süren klinik ölüme maruz kalan hipotermi kurbanları, tam bir iyileşme durumuna ulaşabilir ve bu da, beyindeki hafızanın depolanması için tek başına sinirsel aktivitenin gerekli olmadığını gösterir.

Aslında göreceli olarak spesifik işlevlere hizmet ettiği görülen anatomik bölgeler olsa da, kişinin hafızası herhangi bir tek beyin bölgesinde yaşanan aktivite içinde oluşturulmaz, depolanmaz veya hatırlanmaz. Amigdala ve hipokampus gibi belirli bölgeler bu konuda kilit rol oynar, ancak beyindeki belirli bir alanda hafızayı bulmaya çalışmak kesinlikle imkânsızdır. Bunun yerine bellek, en geniş anlamıyla bir beynin tüm bağ yapısının benzersizliğinde yatmaktadır.

Konektom adı verilen bu yapı eksiksiz bir nöron ağından ve bunlar arasındaki sinaps adı verilen bağlantılardan oluşur. Bilim insanlarının tahminlerine göre, sadece bir milimetreküp beyin dokusu yaklaşık 50 bin nöron içerir ve toplamda yaklaşık 130 milyon sinaps vardır. Bununla birlikte, insan beyninin tamamı 1 milyon kübik milimetreden fazladır ve yaklaşık 86 milyar nöron içerir, bu da galaksimizdeki yıldız sayısına neredeyse eşdeğer bir rakam.

Şu anda, herhangi bir insan beyninin tüm konektomunu mükemmel şekilde kopyalayabilmek pek olası değil. Zira beynimiz ölümden sonra hızlı bir biçimde bozulmaya başlıyor. Oksijen açısından zengin bir kan akışı olmadan, bir organizmanın hücresel yaşamını sürdüren metabolik aktivitede belirgin bir düşüş yaşanıyor. Oksijen eksikliğinden kaynaklanan ve geri dönüşü olmayan yapısal hasar sadece beş dakika içinde başlayabiliyor. Bu nedenle, konektom haritalaması için beynin mümkün olan en kısa sürede korunması gerekiyor.

Ve bu nedenle, tüm bağlantıların yapısını eksiksiz şekilde gerçekten korumak için, her bir nöronun ve sinaptik bağlantılarının her birinin yerinde tutulduğu bir koruma yöntemine ihtiyacınız var. Bunun da bir insan için yaklaşık 100 trilyon kez başarılı olması gerekiyor.

Ancak 2018 yılında, Kaliforniya'daki özel bir kriyobiyolojik araştırma şirketi olan 21CM’de çalışan bilim insanları, korunmuş bir tavşan ve domuz beyninde sinirsel bağlantıları sağlam bir şekilde dondurmayı başardı. Bu başarı fütüristler için bir devrim yarattı çünkü konektomlar -135°C’de dondurulduktan sonra sağlam bir şekilde kalmayı sürdürdü. Bu sıcaklıkta, tüm metabolik ve biyolojik süreçler, potansiyel olarak yüzlerce, hatta binlerce yıl boyunca hiçbir çürüme belirtisi olmaksızın kalabiliyor. Konektomik benlik ve belleğin rolü ile ilgili mantığın doğru olduğunu varsayarsak bilinciniz sonsuza kadar eksiksiz bir biçimde saklanabilir.

Bu teknoloji henüz emekleme aşamasında olsa da, bazı önemli başarılar yaşandı. Neuralink, Kernel, Building 8 ve DARPA gibi milyon dolarlık teknoloji şirketleri bu konuda çalışıyor. Elbette her şey başarıyla gerçekleşse de biyolojik bedeniniz bu dünyada olmayacak ve diğer taklit zihinlerle birlikte sanal, simüle edilmiş bir dünyada yaşamaya başlayacaksınız. Uzak bir gelecekte kopyalanmış beyninizi protez bir benliğe, her parçanızın sentetik olduğu bir cyborg'a nakletmek de mümkün olabilir. Bu durumda zihniniz tamamen yapay bir bedenle gerçek dünyada var olabilir.

Makaleyi beğendin mi? Öyleyse bu diziye de göz atabilirsin!

KAYNAK: AEON