BUNDLE

Brexit'in Ardından: Birleşik Krallık ve AB’yi Zorlu Bir “Kısasa Kısas” Dönemi Bekliyor

PAYLAŞ:

Brexit'in Ardından: Birleşik Krallık ve AB’yi Zorlu Bir “Kısasa Kısas” Dönemi Bekliyor

Brexit'ten altı hafta sonra İngiltere'nin AB ile kurduğu yeni ilişki şimdiden sıkıntıya girmiş durumda. Kuzey İrlanda'da ticaret kesintiye uğradı, sınır gerginlikleri alevlendi, sorunlar Kuzey Denizi üzerinden Amsterdam'a sızdı ve konu, İngiltere'nin Londra'daki AB büyükelçiliğine tam diplomatik statü vermeyi reddetmesinin ardından tam bir açmaza girdi.


Kabine bakanı ve Brexit savunucusu Michael Gove "Uçak havalandığında bazen türbülans oluşabilir” diyerek durumu normalleştirmeye çalışıyor: “Türbülans bittiğinde mürettebat cin tonik ve yer fıstığı ikramına başlar. Henüz cin tonik ve fıstık aşamasına gelmedik."


Altı hafta geçti; ancak Brexit’in anlaşmalı mı yoksa kavgalı bir boşanma mı olduğu hala netleşmedi. Londra Hükümet Enstitüsü'nden Brexit uzmanı Maddy Thimont Jack, "Sağlıklı bir rekabet mi olacak yoksa topyekün bir çatışmaya mı girilecek? İşin hangi yöne gideceği belli değil” diyor.


Yeni AB/İngiltere ticaret ilişkisinin ayrıntılı işleyişi ve Kuzey İrlanda'nın Brexit sonrası hassas durumu henüz çözüme kavuşmuş değil. Finansal hizmetler dahil sorunlar hala masada. Brüksel’de ilişkilerin iyileşmeden önce daha da zorlaşacağına dair karamsar bir hava var. Genel yaklaşım, “Bunu siz istediniz, sizin sorununuz ve kendiniz çözmelisiniz” yönünde.


Üst düzey bir AB yetkilisi, konu hakkında “Bir şeyleri değiştirmek için ortada niyet olmalı. Aksi takdirde zorlu bir "Sürekli alarm" durumunda olacağız. Kısasa kısas bir ilişki haline gelmesi talihsiz olur” diyor. Yetkililer, Avrupa'nın önde gelen demokrasileri arasında parçalanmış bir ilişkinin Moskova ve Pekin'de memnuniyetle karşılanacağı konusunda hemfikir.


Acil Sorunlar


Boris Johnson, İngiltere ile AB'nin 24 Aralık'ta imzalanan "Ticaret ve İşbirliği Anlaşması" ile yeni bir ilişkiye başlamasının acılı bir süreç olacağını her zaman belirtiyordu; ama çok az kişi durumun bu kadar çabuk çirkinleşeceğini tahmin etmişti. Johnson’ın Brexit müzakerecisi David Frost, bu ay Lordlar Kamarası'nın AB komitesine verdiği demeçte, “AB, kendi çöplüğünde gerçek anlamda bağımsız bir aktörün varlığına uyum sağlamaya çalışıyor.” demişti.


Johnson, Brexit'in ilk birkaç haftasında Brüksel'i yeni ticaret kurallarını yumuşatmaya ikna etmeye çalıştı. Zira, kabuklu deniz ürünlerinden kimyaya kadar tüm sektörler, regülasyon ve bürokrasiden bunaldığını açıkça ifade ediyor.


Bu arada Amsterdam, Paris ve New York hisse senedi işlemlerinde pazar payını ele geçirirken, Londra’nın Avrupa finans piyasalarındaki bir zamanlar sorgulanmayan hakimiyeti tehdit altına girdi. Amsterdam, Avrupa'nın ana hisse senedi ticaret merkezi olarak Londra'yı geride bıraktı.


İbre, 29 Ocak'ta Avrupa Komisyonu'nun Covid-19 aşılarının İngiltere de dahil olmak üzere üçüncü ülkelere ihracatına kısıtlamalar getirmesi üzerine Johnson'a döndü. Johnson bakanlara ve yardımcılarına kavgayı alevlendirmemelerini söyledi. Johnson’ın uzlaşmacı yaklaşımı sayesinde 15 milyon İngiliz’in aşılanması hedefine ulaşıldı.


Johnson, kampanya modundan çıkmış ve Brexit anlaşmalarını daha ölçülü bir diplomasi yoluyla yürütme çabasında gibi görünebilir. Ancak tartışmalara yakın üst düzey bir AB diplomatı, "İngiltere hala her şeye çok politik yaklaşıyor. AB pragmatik olmaya istekli ancak bunu Londra tarafında göremedik" diyor. Johnson’ın AB protokolüne "tam bağlılığını" yinelemesinden birkaç gün sonra, bir röportajında ​​protokole tamamen bağlı kalmayı reddettiğini hatırlatalım.


Ticarette Donan İlişkiler


Aceleyle yapılan Noel arifesi ticaret anlaşmasının bitmeyen işleri, anlaşmanın ayrıntılı yönetimi ve yeni ticaret sınırının tam olarak uygulanması, önümüzdeki aylarda siyasi gündemi yükseltecek. Elden geçirilmesi gereken diğer sorunlar arasında havayolu mülkiyet kuralları, veri koruma ve finansal hizmetler yer alıyor. Johnson’ın İngiltere’yi herhangi bir AB kuralına tabi tutmaya yönelik inatçı isteksizliği de İngiliz endüstrisini olumsuz etkilemeye devam edecek gibi.


İngiliz ürünlerinin doğrudan AB’ye satılmasının önünü açmak için Brüksel’in herhangi bir erken hamle yapma ihtimali çok az. Avrupa Komisyonu, Birleşik Krallık kurallarının AB kurallarına "eşdeğer" olup olmadığına karar vermek için hala daha fazla ayrıntı istiyor.


Arkadaş mı Yoksa Düşman mı?


Yeni ilişkiyi yönetmeye çalışmak için bakanlık düzeyinde bir “Ortaklık Konseyi” de dahil olmak üzere komiteler ağı oluşturuldu. Avrupa Komisyonu başkan yardımcısı Maros Sefcovic, "Kalkan tozlar yatışana ve yeni sistem uygulanmaya başlanana kadar, bu ilişkinin günlük bakıma ihtiyaç duyacağını söyleyebilirim" diyor. "Altı hafta içinde her şeyin çözüleceğini kimse bekleyemezdi, çünkü bu çok büyük bir değişiklik".


Brüksel'de, İngiltere’nin güvenlik ve savunma politikası gibi konularla derinlemesine ilgilenme konusundaki isteksizliği, hayal kırıklığı yarattı. AB yanlısı düşünce kuruluşu Avrupa Reform Merkezi'nin yöneticisi Charles Grant, Orta Doğu ve iklim değişikliği gibi sorunların iki tarafı bir araya getireceğini savunuyor: "İngiltere, G20, G7 ve COP26 gibi forumlarda başarılı olacaksa, bunu AB ile kötü ilişkiler kurararak gerçekleştiremez. Avrupalı ​​ortaklarımızla huysuz bir ilişki içinde olmanın bir bedeli olduğunu görmeliyiz".


Cameron döneminde İngiltere’nin Avrupa komisyon üyesi olan Lord Hill gibi deneyimli AB gözlemcileri, yeni sistemlerin yapıcı bir ilişki geliştireceğine şüpheyle bakıyor. Hill, Kuzey İrlanda üzerindeki tartışmaların ve aşı tedariki konusunun, her iki tarafın da siyasi olarak birbirini suçlamaya istekli olduğunu gösterdiğini söylüyor: "Her iki tarafın karşılıklı menfaati için sakin ve kapsamlı bir anlaşma yapılması en mantıklısı. Ancak AB böyle düşünmüyor. AB her zaman sıkı bir pazarlık arayacaksa, İngiltere’nin onlarca yıllık Avrupa şüpheciliğiyle tanımlanan siyasi söylemi, uzlaşmayı getirmez.”


AB’nin Londra Büyükelçisi João Vale de Almeida, her iki tarafın da uyumlanması gerektiğinde ısrar ediyor: "Devam etmemiz gerekiyor. Brexit'ten sonra da hayat var".

KAYNAK: FINANCIAL TIMES