Yaklaşık 2000 yıl boyunca denizin altında keşfedilmeyi bekleyen Antikythera mekanizması, astronomik hesaplamalar yapan, analog bir hesaplama cihazıydı. Cihazın, MÖ 200 ila 60 yılları arasında Antik Yunanistan'da yapıldığı düşünülüyor ve bazı tanımlara göre dünyanın bilinen ilk bilgisayarıydı. Üstte gördüğünüz resim, bugün Yunanistan'ın Atina kentindeki Ulusal Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen mekanizmanın en büyük dişlisine ait.
Antikythera mekanizmasının kalıntıları, MÖ 75 ile 50 yılları arasında batan bir Yunan gemisinin enkazından çıkarıldı. Batık, 1900 yılında Ege Denizi'nin batı ucunda, Yunanistan'ın güneyinde uzak bir ada olan Antikythera kıyılarında tesadüfen bulundu. Tunus'a gitmek üzere yola çıkan bir grup Yunan sünger avcısı, ada yakınlarında patlayan bir fırtınadan dolayı bir koya sığınmak zorunda kalmış, fırtınanın geçmesini beklerken de sünger aramaya karar verdiklerinde bu muhteşem batığı keşfetmişti. Aynı yılın kasım ayında sünger avcılarının kaptanı, keşfettikleri gemi enkazını Yunan yetkililere bildirdi ve donanma 1902 yılına kadar süren kurtarma çalışmaları için iki gemi gönderdi.
70 yılı aşkın bir süre sonra ünlü Fransız denizci Jacques Cousteau, enkazı yeniden incelemesi için bölgeye davet edildi. Ekibi, yüzlerce eser ve gemiyle birlikte batan dört kişinin kalıntılarını çıkardı. Ama elbette en ilginç keşif çok daha önce, 1902’de arkeolog Valerios Stais tarafından yapılmıştı. Stais, eserlerin arasında bir cihazın parçası gibi görünen bazı dişlilerin yer aldığını tespit etmişti. İlk etapta bunun batıktaki eserlerin arasına sonradan karışmış, modern bir nesne olduğu düşünüldü. Hatta bilim insanları tam 40 yıl boyunca bu fikre inandılar. Ta ki Derek J. de Solla Price, mekanizmayı inceleyene ve bu aletin modern değil, antik bir alet olduğunu söyleyene kadar… İşte bu keşif arkeoloji camiasında bir fırtına kopardı. Dişlilere sahip, böyle karmaşık bir mekanizma nasıl olur da antik döneme ait olabilirdi?
Stais’in büyük yankı uyandıran keşfinden bu yana geçen yıllarda, mekanizma ve yazıtları üzerinde kapsamlı restorasyon çalışmaları yapıldı. Arkeologlar, Antikythera mekanizmasının sırlarını çözmeye çalışarak bugün bile onu incelemeye devam ediyor.
Bilim insanları, Antikythera mekanizmasının Güneş ve Ay'ın hareketlerini hesaplamak ve tahmin etmek için tasarlandığını belirlediler. Mekanizma, en büyüğü yaklaşık 5,5 inç ölçülerinde ve 223 dişe sahip olan, hepsi çeşitli boyutlarda yaklaşık 37 bronz dişliden oluşuyordu.
2008'de, Cardiff Üniversitesi'nden Mike Edmunds ve Tony Freeth liderliğindeki bir ekip, modern bilgisayarlı röntgen tomografisi ve yüksek çözünürlüklü yüzey taraması kullanarak, kabukla kaplı mekanizmanın içindeki parçaları görüntüledi ve bir zamanlar dış kasasını kaplayan silik yazıları okudu. Mekanizmanın bu kapsamlı analizi, Antikythera’nın Ay'ın eliptik yörüngesindeki ince hızlanmaları ve yavaşlamaları hesaba katarak yüksek hassasiyetle hesaplamalar yapabileceğini gösterdi. Diğer işlevlerinin yanı sıra, Güneş ve Ay tutulmalarını tahmin edebiliyor ve bir sonraki Olimpiyat oyunlarının tarihiyle ilgili astronomik verileri de rapor edebiliyordu.
Gök cisimlerinin bu hareketleri MÖ 2. yüzyılda İznikli astronom Hipparkos tarafından tespit edilmişti. Dolayısıyla makinenin yapımında kendisine danışılmış olabileceği tahmin ediliyor. Mekanizmanın bir kısmının eksik olduğu ve ayrıca beş gezegenin konumlarını hesapladığı yönünde spekülasyonlar da bulunuyor.
Bilim insanları, Antikythera mekanizması hakkındaki tüm bilgilerin antik Yunanistan'ın gerilemesini takiben gizli kaldığına veya unutulduğuna inanıyor. MS 1206'da Müslüman bilgin İsmail el Cezeri tarafından icat edilen "Kale Saati”ne kadar, bin yılı aşkın bir süredir benzer bir cihazın var olduğuna dair başka hiçbir kanıt yoktur. Antikythera mekanizması ayrıca bu yüzden de tarihte önemli bir yer kaplıyor.
Antikythera mekanizmasının bulunduğu bölgede 2012 yılında yapılan bir araştırma, yaklaşık 250 metre güneyde ikinci bir enkazın olduğuna dair kanıtlar buldu ve orijinal gemide bulunanlara benzer bir çıpa ve çeşitli eserler ortaya çıktı. Belki de Antikythera mekanizması ve bölgeden çıkarılan diğer hazineler, Antikythera batığının insanlık tarihinin bu önemli kısmı hakkında bize anlatabileceklerinin sadece başlangıcı olabilir.
KAYNAK: WHOI